Gülsen Tuncer'den 'Filistin' mesajı
Bu yıl 61'incisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin açılış kortejine Filistin Bayrağı amblemli atkıyla katılan oyuncu Gülsen Tuncer, İsrail'in saldırılarının yüreğini sızlattığını ifade etti
61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin heyecanı yaşanırken, sanat dünyasının duayen isimlerinden biri olan Gülsen Tuncer, festivalin geleneksel kortejinde dikkat çeken bir duruş sergiledi. 78 yaşında olmasına rağmen enerjisi ve sanat aşkından hiçbir şey kaybetmeyen Tuncer, boynundaki kefiye ile festivalin ruhu kadar derin mesajlar taşıyan bir görünüm sergiledi.
55 yılı aşkın sanat hayatında seslendirme sanatçısı, söz yazarı, besteci, sanat yönetmeni ve akademisyen kimlikleriyle farklı alanlarda iz bırakan Gülsen Tuncer, festivale katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. İlk yıllarından beri yakından takip ettiği Antalya Film Festivali'nin sinemanın gelişimi için önemine dikkat çeken Tuncer, bu yıl korteje katılma şeklini bilinçli olarak seçtiğini ifade etti. Kefiyeyi tercih etmesinin ardındaki sebebi ise, festivalde izlediği filmlerin yaşama dair güçlü mesajlar taşıması ve bu mesajları da daha da vurgulamak istemesi olarak açıkladı.
"Orada (Orta Doğu) insanlar ölüyor, hayatlar değişiyor, kadim şehirler batıyor, yaşam çöküyor. Bu çok çirkin ve haris bir dünya politikası yüzünden oluyor. Ne olursa olsun bizim yaşamın her alanında bunu hatırlatmamız lazım." diyen Tuncer, festivalin eğlenceli havası arasında bile dünyadaki acıları unutmamak gerektiğini vurguladı. Her gün Filistin'i, Lübnan'ı, Ürdün'ü, İran'ı, Irak'ı ve elbette kendi ülkesini düşündüğünü belirten Gülsen Tuncer, festivale gelirken bavuluna koyduğu ilk eşyanın kefiye olduğunu ve bunu "unutmayayım diye" ilk koyduğunu paylaştı.
İsrail'in saldırılarını büyük bir haksızlık olarak nitelendiren Tuncer, bu durumun sadece Filistin'in değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu vurguladı. Saldırılarda doğanın ve tüm canlıların da zarar gördüğüne dikkat çeken sanatçı, "Bundan erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, kediler, köpekler, kuşlar, doğa, toprak, etkileniyor ve zehirleniyor. Yaşam maddi manevi çöküşe götürülüyor." dedi. Tuncer, Orta Doğu'daki savaşın sadece o coğrafyadaki insanları değil, tüm dünyayı etkilediğini ve yaşamın enerjisini, ekonomisini ve insanların ruh halini değiştirdiğini belirtti. Bu mesajı vermek gerektiğini vurgulayan sanatçı, "Eğer barış istiyorsak sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için istemeliyiz. Bu oyunların hangi odaklar tarafından çıkarıldığını, bilinçli ve bilgili olarak öğrenmeliyiz. Ona göre kendimizi, ülkemizde oynanan oyunlara, dünyada oynanan oyunlara karşı bir zırh içine koymalıyız" dedi.
Gülsen Tuncer'in festivaldeki duruşu, sanatın sadece estetik kaygılarla değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alınması gerektiğini hatırlattı. Kefiyeyle katıldığı kortej, sadece bir gösteri değil, aynı zamanda sanatın gücünü kullanarak barışa ve adalete duyulan özlemi dile getiren bir ses oldu.
55 yılı aşkın sanat hayatında seslendirme sanatçısı, söz yazarı, besteci, sanat yönetmeni ve akademisyen kimlikleriyle farklı alanlarda iz bırakan Gülsen Tuncer, festivale katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. İlk yıllarından beri yakından takip ettiği Antalya Film Festivali'nin sinemanın gelişimi için önemine dikkat çeken Tuncer, bu yıl korteje katılma şeklini bilinçli olarak seçtiğini ifade etti. Kefiyeyi tercih etmesinin ardındaki sebebi ise, festivalde izlediği filmlerin yaşama dair güçlü mesajlar taşıması ve bu mesajları da daha da vurgulamak istemesi olarak açıkladı.
"Orada (Orta Doğu) insanlar ölüyor, hayatlar değişiyor, kadim şehirler batıyor, yaşam çöküyor. Bu çok çirkin ve haris bir dünya politikası yüzünden oluyor. Ne olursa olsun bizim yaşamın her alanında bunu hatırlatmamız lazım." diyen Tuncer, festivalin eğlenceli havası arasında bile dünyadaki acıları unutmamak gerektiğini vurguladı. Her gün Filistin'i, Lübnan'ı, Ürdün'ü, İran'ı, Irak'ı ve elbette kendi ülkesini düşündüğünü belirten Gülsen Tuncer, festivale gelirken bavuluna koyduğu ilk eşyanın kefiye olduğunu ve bunu "unutmayayım diye" ilk koyduğunu paylaştı.
İsrail'in saldırılarını büyük bir haksızlık olarak nitelendiren Tuncer, bu durumun sadece Filistin'in değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu vurguladı. Saldırılarda doğanın ve tüm canlıların da zarar gördüğüne dikkat çeken sanatçı, "Bundan erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, kediler, köpekler, kuşlar, doğa, toprak, etkileniyor ve zehirleniyor. Yaşam maddi manevi çöküşe götürülüyor." dedi. Tuncer, Orta Doğu'daki savaşın sadece o coğrafyadaki insanları değil, tüm dünyayı etkilediğini ve yaşamın enerjisini, ekonomisini ve insanların ruh halini değiştirdiğini belirtti. Bu mesajı vermek gerektiğini vurgulayan sanatçı, "Eğer barış istiyorsak sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için istemeliyiz. Bu oyunların hangi odaklar tarafından çıkarıldığını, bilinçli ve bilgili olarak öğrenmeliyiz. Ona göre kendimizi, ülkemizde oynanan oyunlara, dünyada oynanan oyunlara karşı bir zırh içine koymalıyız" dedi.
Gülsen Tuncer'in festivaldeki duruşu, sanatın sadece estetik kaygılarla değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alınması gerektiğini hatırlattı. Kefiyeyle katıldığı kortej, sadece bir gösteri değil, aynı zamanda sanatın gücünü kullanarak barışa ve adalete duyulan özlemi dile getiren bir ses oldu.