Nur Sürer’in başrolünde olduğu 'Mukadderat' filmi seyirciyle buluştu: 'Böyle bir ülkede kadın hikayesi anlatmak çok zor'
Bu yıl 61'incisi düzenlenen Altın Portakal Film Festivali'nde senarist Erdi Işık'ın, hayatındaki insanlardan yola çıkarak yazdığı 'Mukadderat' filmi, sinemaseverlerin beğenisini kazandı.
## Mukadderat: Bir Kadının Kendini Bulma Hikayesi Antalya'da Ekrana Yansıyor
Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 61. yılında, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda yer alan "Mukadderat", izleyicilerle buluştu. Nadim Güç'ün yönetmen koltuğunda oturduğu film, eşini kaybettikten sonra yalnız kalma korkusu yaşayan bir kadının, çevresindeki diğer kadınlara ilham olan kendini bulma yolculuğunu konu alıyor.
Atatürk Kültür Merkezi'ndeki Aspendos Salonu'nda gerçekleşen gösterim öncesinde büyük bir heyecan hakimdi. Dünya prömiyerini yapan film, sinemaseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. "Elalem ne der?" yazılı tişörtle sahneye çıkan filmin senaristi Erdi Işık, ailesinin yaşamından kesitler taşıyan bu hikayeyi anlatmaktan duyduğu heyecanı gözlerinden okunuyordu.
Oyuncular arasında Nur Sürer, Aslıhan Gürbüz, Şirin Sultan Saldamlı, Osman Sonant gibi deneyimli isimlerin yer aldığı "Mukadderat", gösterim sonrasında uzun süre ayakta alkışlandı.
**"Bu ülkede kadın olmak çok zor..."**
Söyleşi sırasında Nur Sürer, filmin ilk gösterimini izlemekten duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Şahane bir yerde çalıştık ve çalışırken de çok mutlu olduk. İyi yönetmen, iyi bir hikayenin peşinde koşar. Filmimizi beğendiğiniz için çok teşekkür ederim. Esasında Yaşar Kemal'in bir cümlesi var, son zamanlarda o kadar çok söylüyorum ki; Bu ülkede dört şey olmayacaksınız. Kadın, çocuk, ağaç ve hayvan. Filmde kocasının ölümüyle kadının kendisini bulmasıyla başlayan hikayede bir kadının kendini böyle bulması benim çok hoşuma gitti. Size de öyle geçtiyse çok mutluyuz" dedi.
"Mukadderat"ın yönetmeni Nadim Güç ise "Filmi yaparken çok heyecanlıydım. Burada heyecanımı beşe katladığınız için çok teşekkür ederim. Filmin heyecanıyla bazen içinde kayboluyoruz, yolumuzu bulduğumuzu düşündürttünüz. Böyle bir ülkede bir kadın hikayesi anlatmak çok zor, çünkü her anlattığınız hikaye ütopya oluyor ve oraya ulaşmaya çalışıyoruz. Umarım bunu gerçek hayatta da görebiliriz. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz ancak herkesin yapması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
**Bir anneye duyulan özlem...**
Senarist Erdi Işık, filmin Kastamonu'nun Cide ilçesinde çekildiğini ve tüm karakterlerin kendi hayatından ilham aldığını belirtti. "Filmdeki bütün karakterler hayatımdaki insanlar. Babam, annem, eniştem, dedem, çocukluğumda bana bakan komşum. O yüzden benim için çok özel. Filmdeki karakterlerden biri olan bana çocukluğumda bakan komşumuz Fevziye abla şu an 93 yaşında ve kanser hastası. O bu filmi izlemeyi çok istiyor. Filmi çok hızlı yaptık çünkü bu filmi izletmek istiyordum. İlk fırsatta ona izleteceğim. Filmi geçen sene bir yazarlık kampında yazdım. Mukadderat, annemin çok sık kullandığı bir kelime ve ana karakteri annemle de özleştirdiğim için filme bu ismi verdim" dedi.
**Bir ütopya arayışı...**
Filmde rol alan Osman Sonant ise "Sizlerle bu filmi paylaşmak çok kıymetli. Cidede kahvehanede otururken arka masada kız çocuklarına miras payı verip vermeme meselesini konuşuyorlardı. Ancak biz daha o sahneyi çekmemiştik bile. Ben o ana kadar bazı şeyleri ütopik buluyordum. Ancak orada gördüklerimle az bile yaptığımızı düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Mukadderat", gerçekçi ve dokunaklı hikayesiyle izleyicilere umut ışığı oldu. Filmde kadınların yaşadığı zorluklar, mücadeleleri ve birbirlerine olan destekleri gözler önüne serilirken, aynı zamanda değişen toplumsal yapının da yansımaları görülebiliyor. "Mukadderat", sadece bir filmden öte, kadınların hikayesini anlatmak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 61. yılında, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda yer alan "Mukadderat", izleyicilerle buluştu. Nadim Güç'ün yönetmen koltuğunda oturduğu film, eşini kaybettikten sonra yalnız kalma korkusu yaşayan bir kadının, çevresindeki diğer kadınlara ilham olan kendini bulma yolculuğunu konu alıyor.
Atatürk Kültür Merkezi'ndeki Aspendos Salonu'nda gerçekleşen gösterim öncesinde büyük bir heyecan hakimdi. Dünya prömiyerini yapan film, sinemaseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. "Elalem ne der?" yazılı tişörtle sahneye çıkan filmin senaristi Erdi Işık, ailesinin yaşamından kesitler taşıyan bu hikayeyi anlatmaktan duyduğu heyecanı gözlerinden okunuyordu.
Oyuncular arasında Nur Sürer, Aslıhan Gürbüz, Şirin Sultan Saldamlı, Osman Sonant gibi deneyimli isimlerin yer aldığı "Mukadderat", gösterim sonrasında uzun süre ayakta alkışlandı.
**"Bu ülkede kadın olmak çok zor..."**
Söyleşi sırasında Nur Sürer, filmin ilk gösterimini izlemekten duyduğu mutluluğu dile getirerek, "Şahane bir yerde çalıştık ve çalışırken de çok mutlu olduk. İyi yönetmen, iyi bir hikayenin peşinde koşar. Filmimizi beğendiğiniz için çok teşekkür ederim. Esasında Yaşar Kemal'in bir cümlesi var, son zamanlarda o kadar çok söylüyorum ki; Bu ülkede dört şey olmayacaksınız. Kadın, çocuk, ağaç ve hayvan. Filmde kocasının ölümüyle kadının kendisini bulmasıyla başlayan hikayede bir kadının kendini böyle bulması benim çok hoşuma gitti. Size de öyle geçtiyse çok mutluyuz" dedi.
"Mukadderat"ın yönetmeni Nadim Güç ise "Filmi yaparken çok heyecanlıydım. Burada heyecanımı beşe katladığınız için çok teşekkür ederim. Filmin heyecanıyla bazen içinde kayboluyoruz, yolumuzu bulduğumuzu düşündürttünüz. Böyle bir ülkede bir kadın hikayesi anlatmak çok zor, çünkü her anlattığınız hikaye ütopya oluyor ve oraya ulaşmaya çalışıyoruz. Umarım bunu gerçek hayatta da görebiliriz. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz ancak herkesin yapması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
**Bir anneye duyulan özlem...**
Senarist Erdi Işık, filmin Kastamonu'nun Cide ilçesinde çekildiğini ve tüm karakterlerin kendi hayatından ilham aldığını belirtti. "Filmdeki bütün karakterler hayatımdaki insanlar. Babam, annem, eniştem, dedem, çocukluğumda bana bakan komşum. O yüzden benim için çok özel. Filmdeki karakterlerden biri olan bana çocukluğumda bakan komşumuz Fevziye abla şu an 93 yaşında ve kanser hastası. O bu filmi izlemeyi çok istiyor. Filmi çok hızlı yaptık çünkü bu filmi izletmek istiyordum. İlk fırsatta ona izleteceğim. Filmi geçen sene bir yazarlık kampında yazdım. Mukadderat, annemin çok sık kullandığı bir kelime ve ana karakteri annemle de özleştirdiğim için filme bu ismi verdim" dedi.
**Bir ütopya arayışı...**
Filmde rol alan Osman Sonant ise "Sizlerle bu filmi paylaşmak çok kıymetli. Cidede kahvehanede otururken arka masada kız çocuklarına miras payı verip vermeme meselesini konuşuyorlardı. Ancak biz daha o sahneyi çekmemiştik bile. Ben o ana kadar bazı şeyleri ütopik buluyordum. Ancak orada gördüklerimle az bile yaptığımızı düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Mukadderat", gerçekçi ve dokunaklı hikayesiyle izleyicilere umut ışığı oldu. Filmde kadınların yaşadığı zorluklar, mücadeleleri ve birbirlerine olan destekleri gözler önüne serilirken, aynı zamanda değişen toplumsal yapının da yansımaları görülebiliyor. "Mukadderat", sadece bir filmden öte, kadınların hikayesini anlatmak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.