Yıllarını zayıflamaya çalışmakla geçirdi ama ne yapsa ters tepti... İki basit değişiklikle iki yılda 72 kilo verdi! 'Hiçbir zaman açlık hissetmedim, gerçekten'
Çocukluktan itibaren hep kilolarıyla sorun yaşamış, zorbalığa uğramıştı. Bu durum ergenlik yıllarında sağlıksız bir takıntıya dönüştü, yetişkinlikte de devam etti. Pandeminin etkisiyle durum iyice kontrolden çıktı. Ancak Maria, iki basit değişiklikle bu d
Maria'nın Kilo Verme Yolculuğu: Sürdürülebilir Değişimin Gücü
Maria Kirkeland, 10 yıldan uzun bir süredir kilo verme mücadelesi veren ve sürekli kendini kısır bir döngünün içinde bulan bir kadındı. Oslo'da yaşayan 37 yaşındaki Kirkeland, aşırı kısıtlamalar ve ardından gelen kontrolsüz yeme ataklarıyla boğuşuyordu. Verdiği kiloları fazlasıyla geri alarak hayal kırıklığına uğruyordu.
Kirkeland'ın hayatındaki dönüm noktası, kalori hesabı, protein alımı ve ağırlık antrenmanlarının önemini kavramasıyla geldi. Bu yeni bilgilerle donanmış bir şekilde sağlıksız döngüyü kırmayı başardı ve 2 yıl gibi bir sürede 72 kilo verdi.
Peki, bu sefer neyi farklı yaptı?
Kirkeland, Business Insider'a verdiği röportajda, bu süreçte uyguladığı iki temel değişikliğin kendisini açlık hissetmeden kilo vermesini sağladığını belirtti:
1. Tutarlılık: Kirkeland, TikTok'ta uzman diyetisyenleri takip etmeye başladı ve hepsinin ortak bir noktaya vurgu yaptığını fark etti: "Mükemmel olmaya çalışmayın, sadece tutarlı olun."
2. Kalori Hesabı: Kirkeland, kilo vermenin temel prensibinin kalori açığı yaratmak olduğunu öğrendi ve tükettiği kalorileri takip etmeye karar verdi. Bu sayede ne kadar yiyebileceğinin farkına vararak sağlıklı bir şekilde kilo verebildi.
Geçmişte çok az yediği dönemlerden ders çıkaran Kirkeland, bu sefer kalori hesabını takıntı haline getirmeden uyguladı. Özel günlerde ve tatillerde kalori hesabına ara vererek sistemin sürdürülebilir olmasını sağladı.
Beslenme düzenindeki değişiklikler sadece kalori hesabıyla sınırlı değildi.
Kirkeland, daha fazla sebze, balık ve yağsız et tüketmeye, bol su içmeye, evde yemek pişirmeye ve işlenmiş gıdalardan uzak durmaya özen gösterdi. Ancak hiçbir zaman kendini tamamen kısıtlamadı ve sevdiği tatlıları ölçülü bir şekilde tüketmeye devam etti.
Ağırlık Antrenmanlarının Önemi
Kirkeland, kilo verme yolculuğuna ağırlık antrenmanlarını da ekledi. Kas kütlesini artırmanın yanı sıra, ağırlık antrenmanlarının tokluk hissini artırdığını ve kalori açığı yaşarken kas kaybını önlediğini keşfetti.
Başlangıçta sadece vücut ağırlığıyla yapılan egzersizlerle yetinen Kirkeland, zamanla spor salonunda kendini daha rahat hissetmeye başladı ve rutinine ağırlık çalışmalarını da ekledi. Güçlendikçe kendine olan güveni de arttı.
Diyet Kültürüyle Mücadele
Kirkeland, yemekle ilgili zihniyetini bir gecede değiştirmenin kolay olmadığını itiraf etti. Yıllardır diyet kültürünün dayattığı suçluluk duygusuyla mücadele ettiğini ve bu sesleri susturmanın zaman aldığını söyledi.
Sağlıklı alışkanlıklar edinmeye odaklanan Kirkeland, zaman zaman yaşadığı kilo dalgalanmalarında paniğe kapılmamayı öğrendi. Kendisini sürekli kontrol etmek yerine, dengeyi bulmaya ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye odaklandı.
Kilo Vermenin Ötesinde
Kirkeland, kilo verdikten sonra sadece fiziksel değil, zihinsel ve sosyal anlamda da olumlu değişimler yaşadı. Kendini daha özgür, mutlu ve özgüvenli hissetmeye başladı. Artık kiloları nedeniyle ertelemek zorunda kaldığı aktivitelere katılabiliyor ve hayattan daha fazla keyif alıyordu.
Maria Kirkeland'ın hikayesi, sürdürülebilir kilo verme yolculuğunun sadece sayılarla değil, aynı zamanda zihniyet değişikliği, sağlıklı alışkanlıklar ve kendine şefkatle mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Maria Kirkeland, 10 yıldan uzun bir süredir kilo verme mücadelesi veren ve sürekli kendini kısır bir döngünün içinde bulan bir kadındı. Oslo'da yaşayan 37 yaşındaki Kirkeland, aşırı kısıtlamalar ve ardından gelen kontrolsüz yeme ataklarıyla boğuşuyordu. Verdiği kiloları fazlasıyla geri alarak hayal kırıklığına uğruyordu.
Kirkeland'ın hayatındaki dönüm noktası, kalori hesabı, protein alımı ve ağırlık antrenmanlarının önemini kavramasıyla geldi. Bu yeni bilgilerle donanmış bir şekilde sağlıksız döngüyü kırmayı başardı ve 2 yıl gibi bir sürede 72 kilo verdi.
Peki, bu sefer neyi farklı yaptı?
Kirkeland, Business Insider'a verdiği röportajda, bu süreçte uyguladığı iki temel değişikliğin kendisini açlık hissetmeden kilo vermesini sağladığını belirtti:
1. Tutarlılık: Kirkeland, TikTok'ta uzman diyetisyenleri takip etmeye başladı ve hepsinin ortak bir noktaya vurgu yaptığını fark etti: "Mükemmel olmaya çalışmayın, sadece tutarlı olun."
2. Kalori Hesabı: Kirkeland, kilo vermenin temel prensibinin kalori açığı yaratmak olduğunu öğrendi ve tükettiği kalorileri takip etmeye karar verdi. Bu sayede ne kadar yiyebileceğinin farkına vararak sağlıklı bir şekilde kilo verebildi.
Geçmişte çok az yediği dönemlerden ders çıkaran Kirkeland, bu sefer kalori hesabını takıntı haline getirmeden uyguladı. Özel günlerde ve tatillerde kalori hesabına ara vererek sistemin sürdürülebilir olmasını sağladı.
Beslenme düzenindeki değişiklikler sadece kalori hesabıyla sınırlı değildi.
Kirkeland, daha fazla sebze, balık ve yağsız et tüketmeye, bol su içmeye, evde yemek pişirmeye ve işlenmiş gıdalardan uzak durmaya özen gösterdi. Ancak hiçbir zaman kendini tamamen kısıtlamadı ve sevdiği tatlıları ölçülü bir şekilde tüketmeye devam etti.
Ağırlık Antrenmanlarının Önemi
Kirkeland, kilo verme yolculuğuna ağırlık antrenmanlarını da ekledi. Kas kütlesini artırmanın yanı sıra, ağırlık antrenmanlarının tokluk hissini artırdığını ve kalori açığı yaşarken kas kaybını önlediğini keşfetti.
Başlangıçta sadece vücut ağırlığıyla yapılan egzersizlerle yetinen Kirkeland, zamanla spor salonunda kendini daha rahat hissetmeye başladı ve rutinine ağırlık çalışmalarını da ekledi. Güçlendikçe kendine olan güveni de arttı.
Diyet Kültürüyle Mücadele
Kirkeland, yemekle ilgili zihniyetini bir gecede değiştirmenin kolay olmadığını itiraf etti. Yıllardır diyet kültürünün dayattığı suçluluk duygusuyla mücadele ettiğini ve bu sesleri susturmanın zaman aldığını söyledi.
Sağlıklı alışkanlıklar edinmeye odaklanan Kirkeland, zaman zaman yaşadığı kilo dalgalanmalarında paniğe kapılmamayı öğrendi. Kendisini sürekli kontrol etmek yerine, dengeyi bulmaya ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeye odaklandı.
Kilo Vermenin Ötesinde
Kirkeland, kilo verdikten sonra sadece fiziksel değil, zihinsel ve sosyal anlamda da olumlu değişimler yaşadı. Kendini daha özgür, mutlu ve özgüvenli hissetmeye başladı. Artık kiloları nedeniyle ertelemek zorunda kaldığı aktivitelere katılabiliyor ve hayattan daha fazla keyif alıyordu.
Maria Kirkeland'ın hikayesi, sürdürülebilir kilo verme yolculuğunun sadece sayılarla değil, aynı zamanda zihniyet değişikliği, sağlıklı alışkanlıklar ve kendine şefkatle mümkün olduğunu kanıtlıyor.